21 Aralık 2009 Pazartesi

Kadınlar hakkında dersler (bölüm 2)

Birinci bölümde esneklik kuralından, gazcı arkadaştan ve dış görünüşün bi kısmından bahsetmiştik (bknz: Kadınlar hakkında dersler bölüm 1) bu bölümde dış görünüşten devam edip ilk buluşmada yapmamız gerekenlerden bahsedeceğiz.

Dış görünüşte saçlarla ilgili ikinci bir nokta var, şöyle ki; olum mallık yapmayın lan, öyle kafaya jöleyi basıp parıl parıl niye çıkıyorsunuz hatunun karşısına. Lan kaleci volkan bile jöleli kafayı bırakınca dünyanın sayılı kalecileri arasına girdi, sen daha bir kova jöleyi kafana sürüp, saçlarını danaya yalatmış gibi geziyorsun ortalarda. Yapma bunu adam ol, benim gibi kıvırcık saçlara sahip olsan bile bonus gez daha iyi (gerçi o zamanda ''yakışıklı değil ama sempatik'' damgası yiyebilirsin de olsun, parıl kafa olmaktan iyidir ) Ya da az sür olum doğal gözüksün saçların.

Bir diğer konu kokumuz. Şimdi burada da farklı görüşler var; türk kadınlarının %68.987 si parfüm kokusunu tercih ederken son dönemde moda olan akımla beraber geri kalanlar ''parfümü değil, erkeğin kendi kokusunu daha çok severim'' diyorlar. Ama canım içi ne dedim kendi kokusunu dedim ''ter'' demedim, bak delirtme beni hafta bir pazar günleri kazan yanınca banyo yapmak bitti olum, o devir kapandı. Dışarı çıkarken duşunu al öyle çık. Görüyorum bak otobüste, dolmuşta ekşi ekşi ter kokuyorsunuz o kokuyla bırak sevgili olmayı, kadının yanına gittiğin anda siktiri yersin. Sonra bana gelip ağlıyorsun ''abi ben kadınları anlamıyorum'' diye . Rollon lar falan var 3 liraya onlardan sür ohh mis, kendi kokunla çık karşısına.

Parfüm süreceksen de yıkanma olum parfümle iki fıs fıs yeter, suyla banyo yapacaksın, parfümle değil. Ha ter kokuyorum banyoda yapamadım bari parfüm süreyim de kokmasın diyeniniz varsa; kalkıyor bilgisayarın başından ve atıyor kendini camdan aşağıya, diyecek lafım yok çünkü benim o adama.
Koku deyince bir de ağız kokusu var tabi öküzlük yapıp kızla bulaşacağın zaman; öyle bol soğanlı çoban salatası, işte sarımsaklı yoğurdu üzerine boca ettiğin canım mantıyı, ya da güzelim sucuklu yumurtayı yeyip gitme. vallahi elimde kalırsın, adam gibi, kokmayacak bir şeyler ye dişlerini de fırçala, önlem olsun diye bi tane de karanfil at ağzına öyle git.

Giysilerine gelince bak evladım: filmlerdeki gördüğün adamlar gibi giyinmeye çalışmana hiç gerek yok. Öyle allı morlu, pembeli,güllü falan şeyleri giyip riske giriyorsun, azıcık ayarı kaçırdığında da ''karizma abidesi, cesur erkek'' değil palyaçoya dönüyorsun. Klasikten vazgeçeme; düz, önünde arkasında yazı olamayan şeyler giy, siyah her zaman hayat kurtaran renktir ve daima her şeye, her kese yakışır o da olmadı mavi giy mavi de candır.
(Not: Üstünde ejderha deseni olan gömleklerin var olduğuna dair rivayetler var, ben bu gömleklerden hiç görmedim ama anlatanların yalancısıyım. Bu gömlekleri giyen erkeklerin %98.165 inin ilk buluşmasında kızla öpüştüğü söyleniyor, bir de siyah gömlek üzerine kırmızı ejderha desenli gömlek varmış, dünyada bir tane bulunuyormuş, rivayete göre bu gömleği giyip kızla buluşmaya giden her erkek o gece o kızla sevişmiş. eğer bu gömlekleri bulursanız kaçırmayın bu fırsatı derim)

Evet dış görünüşümüzü hallettikten sonra kızla buluşmayı ayarlamaya geldi sıra. ilk bölümde cesaretimiz toplayıp konuşmamız gerektiğini rakamlara dayanarak açıklamıştık ve bunun için de en büyük ihtiyacımız; gidip konuşmamız için bize gaz verecek bir arkadaşımızdı. Bir kadınla konuşmak hayattaki her olay da olduğu gibi tecrübe gerektirir, ne kadar bu gidip tanışma konuşma olayını tecrübe ederseniz o kadar başarılı olursunuz ve bu tecrübeyi kazanırken de ilk başlarda siktiri yemeniz çok normaldir, takmayın kafanıza fazla olur öyle şeyler, ben tokat yiyenini bile biliyorum (ben değil olum bir arkadaştı) ama işte ilk başlarda konuşmak için hatunu iyi seçmeliyiz.
Her gördüğünüz güzel kıza asılmayın olum bakıyorsun hatun Scarlett Johansson gibi. Diyorsun ki ''oofff lan ne güzel kızmış geçen bir blogu okudum; tip öneli değilmiş cesur olup gidip konuşmam yetermiş'' dersen sen de johnny depp olmadığın için alırsın babayı, o kadar değil yani bil azıcık ayarını, çok güzel hatunlar üstünde ki denemeleri, en az yirmi kadınla konuşup, ayarlamaya çalıştıktan sonra yapabilirsin.
Şimdi yapacağın şey sana bakan hanım kızlarımızla konuşmaya çalışmaktır. Unutma bir kız senden hoşlanıyorsa gelip onunla konuşmanı istiyorsa, mutlaka ama mutlaka belli eder. Böyle kaçamak bakışlar atar, seninle aynı ortamda bulunmak için çabalar, mesela kalktın tuvalete gidiyorsun o da o anda gider tuvalete, ve en önemlisi göz göze geldiğinizde gülümser, tabi her gülümseyen hatuna da atlama ayı gibi, belki başka yere bakıyordur o anda sana denk gelmiştir. benim kriterim üçtür, gözleriniz üç kere denk geldiğinde, üçün de de gülümsüyorsa git konuş derim azizim hiç korkma.

Tabi konuşurken güzel bahaneler bulamak işe yarar. Genelde zaten kesiştiğin sana gülümseyen hatun için merhaba demen yeterlidir ama bazen yetmeye de bilir yaratıcı olman gerekebilir o durumlarda o da başka bi yazının konusu olur, ayrıca yaratıcı taktikler veririz.

Kesiştiğin ve doğru sinyalleri aldığın hatunla gittin konuştun ve zaten seni bekleyen hatundan buluşmayı kopardın. Beraberken yapman gerekenlerden bahsedelim biraz da; ilk başta elini sıkarken, iyi sıkın lan biraz, ne o öyle yarım yamalak el sıkmalar sanki kirli pis bir şeye dokunuyormuş gibi parmağının ucuyla tutmalar, adam gibi kavrayacaksın elini, tabi fazla ayılık yapmadan türk milletinin en büyük özelliği olan ''vur deyince öldür'' olayına girmeden varlığını hissettirecek şekilde sıkacaksın ve sıkarken de gözlerinin içine bakıp gülümsemeyi unutma.
bu ilk karşılaşmalarda türk kadınlarının % 15 i gibi ufak bir kısmının elinin öpülmesinden hoşlandığına dair rivayetler var ama bence bu riske girmeye değmez.
Ve en önemli olay kibar ol lan ayı kibar, öküzlük yapma, asla daha samimi olmadan lanlı lunlu konuşma, yürürken yol ver, bir yere girecekken falan kapıyı tut, kibarca yana çekil söyle hafiften beline dokunup (bak öküzlüğün tutmasın gene kibarca dedim, hafifçe dedim) onun önce geçmesini sağla. bir yere oturduğunuzda sandalyesini çekme gibi bir atraksiyon da, genel de türk hatunlarında pek işe yaramasa da sana hiçbir şey kaybettirmez deneyebilirsin.

Nereye gidilecek konusunda da esneklik kuralı çalışır, her hatuna göre mekan değişir kimisi; ''ayy burası ne kadar sıcak küçük böyle ev gibi'' diyerek salaş yerleri sever, kimisi; boğaz manzaralı, gelecek hesap senin iki maaşın kadar olan yerleri sever, kimsi; 25 yaşından sonra kafanı siken, böğürmeden başka bir şeyin anlaşılmadığı metalin bir türü olan (o kadar çok türü var ki bilmiyorum isimlerini) güzide müziği çalan mekanları sever.
Ama bence neresi olursa olsun asıl dikkat etmen gereken hususlar var. Birincisi: gideceğiniz yeri önceden belirleyin ve şuraya gidelim diyin. Türk kızlarının %63.456 sı kararsız erkek sevmez.
İkincisi: ilk buluşmada birbiriniz duyabileceğiniz bir yere gidin, öyle bangır bangır müzik olan yerlerden uzak durun ( yüksek sesli müzik yapan yere gidersek; birbirimizi duymak için mecburen dip dibe gireriz yakınlaşmış oluruz diyen abazanları duyuyorum, valla ıslak meşe odunu ile girişirim size, kendinize gelin )
üçüncüsü: bira içebileceğiniz bir yere gidin, iki bira ikinizi de rahatlatır, cesaretinizi arttırır daha rahat konuşursunuz.

Gene çok yazdım ''türkler uzun yazı okumaz'' kuralını unutuyorum hep neyse 3. dersde görüşmek üzere.

yazı biterken birsen tezer - bilsen çalıyordu. Bu yazıya çok büyük katkısı olan şu http://abussz.blogspot.com blogun sahibi abussz'a sonsuz teşekkürler. güle güle efenim.

3 yorum:

  1. ellerinize sağlık diyor, teşekkür ettiğiniz için teşekkürlerimi sunuyorum efeem. Ayrıntıları ve düşüncelerimi uzun uzun başka bir zaman size bildireceğim. Başarılarınızın devamını dilerim:)

    YanıtlaSil
  2. ejderhali degil, dragonlu gomlek

    YanıtlaSil
  3. hocam katıksız takipçinizim bekliyorum 3. bölümü inşallah sizin bu yazı dizinizden sonra olacak inanıyorum hadi hayırlısı allahım sen bana yardım et

    YanıtlaSil