30 Kasım 2010 Salı

Koltuk altıma konan 100 derecelik yumurta.

Uyandım, sırt üstü yatıyordum, tavana bakarken aklımda olan, gene horlayıp horlamadığımdı -sırt üstü yattığımda horlarım hep- acaba şimdiye kadar yanında veya aynı odada uyuduğum kaç kişi horlamamdan rahatsız olup sövmüştü bana da, uyandırmaya kıyamamıştı. Acaba gerçekten beni sevdiği için uyandırmaya kıyamayan olmuş muydu? Kaç tanesi söve söve beni uyandırmıştı da, ben, o uyumadan, uyumaya dalıp, gene horlamaya başlayıp kafayı yedirmiştim onlara. Kaç tanesi oda değiştirmişti? Gerçekten bu kadar çok insanla beraber aynı odada uyumuş muydum? kaç tanesiyle uyurken horlamıştım ki? sadece çok yorgunken horlarım ben, hem zaten hiç bir erkek horlamaz, ama ya bu gece ben bir istisna olmuşsam.

Yavaşça çevirdim kafamı sağa, uyuyordu horlamıyordu da, en ufak bir tıslama falan da yoktu, sanki yaşamıyordu bile, o kadar sesiz uyuyordu ki. Acaba horlamama uyanıp sövmüş müydü bana? Ama uyandırıldığımı hatırlamıyorum, o kadar mı sarhoş olmuştum? yoksa uyandırmaya kıyamayacak kadar seviyor muydu beni? Sanmam, daha 3 gün önce tanışmıştık. Evet ben çok içmiştim galiba, ama uyandırıldığı mı hatırlamayacak kadar çok içtiysem, sevişmeyi bile becerememiş olabilirim, deli gibi güzel olan bu kızla ilk kez aynı yatağa giriyorum ve sevişemeden sızıyorum öyle mi? Birisi koltuk altıma yeni haşlanmış yumurta koysa daha çok acır galiba canım.
İlk duyduğum çin işkencesiydi bu, her aklıma geldiğinde koltuk altıma konulan 90 derecelik bir yumurta hayal ederim; acaba delik açar mı? canım şimdiye kadar hiç o kadar acımış mıydı? ilk ve şimdiye kadar tek aşık olduğum kadını gerçekten kaybettiğimi ve bir daha benimle olmayacağını anladığım anki acıya yaklaşır mıydı acısı? yoksa hiç bir şeyi hatırlamaz hale mi gelirdim? siler miydim bütün hafıza mı? o anda neyi düşünürdüm ki? gerçekten unutur muydum ilk aşık olduğum kadını? yoksa annemi mi düşünürdüm? o niye daha çok sarılmadım diye hayıflanıp, o hep üstüne güldüğüm duygusal adamlara mı dönerdim? ya da babamla saçma sapan sebepten yaptığım tartışmaları hatırlayıp; kendime bol bol küfür mü edecektim? Yoksa ölüm korkusundan salya sümük ağlayacak mıydım? kimseyi değil sadece kendimi düşünerek ''ben daha yaşayacaktım, daha güney amerikayı bile görmemiştim, haşlanmış yumurta ile ölemem'' diye bağıra çağıra ağlayacak mıydım?..

Hala aynı şekilde uyuyordu, yüz üstü yatmış başını bana çevirmişti, üstünde annenim sırıdığı yün yorgan vardı ve bütün vücudu onun altındaydı, yani öyle filmlerdeki gibi saten nevresimlerin altından seksi bacakları falan gözükmüyordu, ama zaten onlar sadece filmlerde olurdu, ya da Cüneyt Arkının ''sıkı dur geliyorum'' filminde dediği gibi ''canım içi böyle şeyler sadece romanlarda olur'' mu geçerliydi, her şey yazı ile mi başlıyordu?..

Hafifçe oynattı başını, dönecek şimdi dedim ama dönmedi. Uyuyordu hala sessizce ama ben sabah ereksiyonu denen o melun belaya tutulmuştum bile, koltuk altıma konan 90 derecelik yumurtayı düşünürken nasıl oluyor da çüküm, çük olmaktan çıkıp sik oluyordu? Dayanmadım öptüm dudaklarından, severdim sabah sevişmelerini, umurumda değildi ağız kokusu, ağzımın kokusu, öptüm uzunca, açtı gözlerini, bakıp gülümsedi, gerçekten çok güzeldi. Konuştum.

-Günaydın.
-Günaydın.

Acaba bir gün, çinliler beni kaçırıp koltuk altıma 95 derecelik yumurta koyarlarsa, bu güzelliği hatırlayacak mıydım?


yazı biterken David Bowie - Cat People [putting Out the Fire] çalıyordu, güle güle efenim.

Not: Cüneyt Arkının ''sıkı dur geliyorum'' filmde kullandığı replik murat menteş'in ''dublörün dilemması'' adlı süper, über kitabının girişinde yer almaktadır.

3 yorum:

  1. Metafordan geçtim, senden geçemem.:) Ellerine sağlık. smyrnaysin

    YanıtlaSil
  2. eyvalalh efenim senin gibi biri beğenince daha da mutlu oluyor insan :)

    YanıtlaSil
  3. Yazdıklarıyla bende yaşayan bi adamsın sana deli saygı duyuyorum :)
    Cansın

    YanıtlaSil